Dillere Destan İran Devlet Geleneği Düşük Bütçeli Bir Matrix mi?


(Güncel yorum ve analizler için X.com (Twitter) hesabımızı takip edebilirsiniz: Analysint - For content in English please visit Analysint's Page at Substack)

Şii Hilali’nin bölgemizde etkin hale gelmesi ve askeri olarak da öne çıkması sürecinde İran büyük bir PR çalışması yürüttü. Muazzam bir kültür hazinesine sahip İran, bunu propagandasının omurgası olarak kullandı. Bu süreçte kadim geleneklerinden kopmamış, ama modern Dünya'da, özellikle savunma sanayii alanında, etkili bir İran efsanesi yaratıldı.

Ne var ki, İran yutabileceğinden büyük lokmaları ısırmaya kalkıp eline yüzüne bulaştırınca takke düştü ve kel göründü. Bu ifşa süreci de iki aşamada vuku buldu. İlki sahada yaşadığı reel hezimet: Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesiyle başlayan süreçte Yemen’de Husiler önce Suudi Arabistan tarafından yıpratıldı, ama uluslararası ticaret yollarına ve İsrail’e saldırdıklarında karşılarında ABD donanmasını buldular. 2024 aralık ayında Sana bombalandı. Akdeniz bölgesinde İran adına vekalet savaşı yürüten Hizbullah rezil edilerek, kılcal damarlarına sızılarak yenilgiye uğratıldı. Suriye cephesinde de işler bekledikleri gibi gitmedi ve Şii Hilali’yle İran efsanesi şimdilik tarihin tozlu sayfalarına karıştı.

İkincisiniyse sosyal medyadan takip ettik ve ediyoruz. Pek çok kişinin dikkatini İran’ın yaşadığı hezimetleri kendi kamuoyuna satmak için yaptığı hamleler çekti. Bol miktarda görsel manipülasyonu, hamasi söylemler, türbeye bayrak çekmek, parmağa yüzük takmak gibi sembolik hareketler ve ağır montajlı ve dijital efektli videolar havada uçuşuyordu her yenilgiden sonra. Son olarak bu hafta Hamaney’in düzenlediği toplantıya meddah çıkarması ve Lübnan’la Suriye’deki yenilgiyle bu şekilde başa çıkmaya çalışması gündeme geldi. Evet yanlış duymadınız, meddah.

İran baskıcı bir rejim olarak toplum mühendisliğini iyi biliyor. Ancak bu konulardaki “başarısının” sırrı sadece baskıcı bir teokrasi olması değil. O çok övülen İran devlet aklı ve kadim kültürü tam olarak bu tarz manipülasyonlar üzerine inşa edilmiş. Öyle ki Batı kültürünün ahlaksızlığını almamak adına televizyonda gösterilen bir dizinin birbiriyle sevgili olan iki karakterini koskoca ülkeye diziyi kesip biçip tekrar montajlayarak kuzen olarak yutturmuş bir ülkeden bahsediyoruz. Bu olgunun köklerine bakalım isterseniz:

Devlet Geleneklerinin Büyük Kiros ve Büyük Daryuş Tarafından İcadı ve Mirası

Büyük Kiros ve Büyük Daryuş, yenilikçi yönetimleri ve kalıcı devletçilikleriyle, bir simülasyonun yaratılmasına benzetilebilecek bir imparatorluk gücü modelini etkili bir şekilde inşa ettiler - istikrar ve uyum sağlamak için gerçekliği yansıtan ve düzenleyen dikkatlice tasarlanmış bir sistem yarattılar. Yönetim, kültür ve ideolojiyi kapsayan bu simülasyon, sonunda sonraki hükümdarlar ve medeniyetler için emperyal yönetimin özünü tanımlayan bir temsil olan bir simülakr haline geldi. Kapsayıcılık, etkin yönetim ve sembolik otoriteyi harmanlayarak sadece Ahameniş İmparatorluğu'nu kurmakla kalmadılar, aynı zamanda imparatorlukları yok olduktan çok sonra bile varlığını sürdüren paradigmalar belirlediler. Geleneğin tohumları bu dönemde atıldı ve en ileri uygulamaları bu dönemde gerçekleştirildi. Haliyle geçmiş aşılması zor bir çıta haline gelerek sonraki dönemlerde örnek alındı.

Simülasyonun Yaratılması: Yönetişim ve İdeoloji

Büyük Kiros (M.Ö. 559-530) tebaasının çeşitliliğini yansıtan ve bünyesinde barındıran bir imparatorluk kurarak bu “simülasyonu” başlattı. Kiros Silindiri'nde görülebileceği gibi, onun hoşgörü politikaları imparatorluğun, her bir tebaa kültürünün tanındığını ve değer gördüğünü hissettiği evrensel bir düzen görünümünü taklit etmesini sağladı. Tapınakları restore ederek, yerel geleneklere saygı göstererek ve Yahudiler gibi esir halkları serbest bırakarak Kiros, özerklik yanılsamasının merkezi kontrol gerçeğini maskelediği bir imparatorluk yarattı. Eyaletler ya da satraplıklar görünüşte bağımsız çalışacak şekilde yapılandırılmıştı ama imparatorluk merkezine sıkı sıkıya bağlıydılar. Bu zamanın ötesinde bir sistemdi.

Felsefi açıdan bu yaklaşım, kaotik bir gerçekliği temsil etmek ve yönetmek için tasarlanmış kontrollü bir çerçeve olan bir simülasyonun yaratılmasıyla uyumlu görünüyor. En azından kasoun düzenli sunumu diyebiliriz. İmparatorluk, farklı etnik, dilsel ve dini bileşenlerin tek bir kapsayıcı sistem içinde uyumlaştırıldığı bir mikrokozmos haline gelince yerel gelenekleri imparatorluk yönetiminin içine yerleştiren Kiros sadece düzeni sağlamakla kalmamış, aynı zamanda kültürler arasında yankı uyandıran semboller aracılığıyla yönetimini meşrulaştırmıştır. Demokrasi olmasa dahi tebanın rızası önemliydi. Kiros bunu anlamış.

Büyük Daryuş (M.Ö. 522-486) bu simülasyonu daha sofistike bir modele dönüştürdü. Kanunları kodifiye etmesi, tek tip bir para birimi oluşturması ve Kraliyet Yolu'nu inşa etmesi, imparatorluk çapında bir matris işlevi gören birbirine bağlı bir sistem yarattı. Bu önlemler, imparatorluğun kesintisiz ve tutarlı bir varlık olarak görünmesini sağlamış, bölgesel farklılıklar daha geniş bir imparatorluk birliği anlatısı altında toplanmıştır. Daryuş’un kurduğu posta ve lojistik sistemi daha sonra defalarca taklit edilmiştir. Osmanlı’daki tatar araba sisteminin kökleri de buradadır.

Daryuş bu simülasyonu sağlamlaştırmak için anıtsal mimari ve yazıtlardan da yararlanmıştır. Örneğin Behistun Yazıtı, imparatorluk gücünün hem bir kaydı hem de bir simülakrı olarak işlev görüyordu. Daryuş 'un ilahi meşruiyetini ve zaferlerini anlatarak, imparatorluğun dağınık gerçeklerini değil, idealize edilmiş bir versiyonunu yansıtan, istikrar, adalet ve ilahi lütfu yansıtan kurgulanmış bir anlatı sunuyordu. Din o zamanlarda da önemli bir rol oynamış ve kral tanrıların kutunun üstünden eksik olmadığı bir figür olarak sunulmuştur.

Simülakrlar: Gerçeklik Olarak İmparatorluk Yönetimi

Zamanla, Kiros ve Daryuş’un yaratığı simülasyon bir simülakr haline dönüştü - imparatorluk kavramının kendisini tanımlamaya başlayan bir temsil oldu. Seleukos, Part ve Sasani devletleri de dahil olmak üzere gelecekteki imparatorluklar, Ahameniş modelini miras alıp uyarlayarak ilkelerini öylesine derinlemesine yerleştirdiler ki yönetimin gerçekliğinden ayırt edilemez hale geldiler.

Bu süreç Baudrillard'ın simülakr fikrini yansıtır; burada gerçeklik ile temsil arasındaki ayrım bulanıklaşır ve temsil gerçekliğe dönüşür. Örneğin satraplık sistemi, büyük ve çeşitli imparatorlukları yönetmek için bir şablon haline gelmiştir. Kozmik düzen ve adalete vurgu yapan ilahi krallık kavramı, Pers dünyasında ve ötesinde hükümdarlığın temel bir özelliği haline geldi. Türk imparatorlukları bu gelenekleri benimsediğinde, Ahameniş modeli tarihsel kökenlerini aşarak imparatorluk yönetimi için normatif bir çerçeveye dönüşmüştü.

Türk İmparatorlukları Üzerindeki Etkisi

Selçuklular, Safeviler ve Osmanlılar gibi Türk imparatorlukları bu simülakrı miras almış ve devam ettirmişlerdir. Örneğin Safevi hükümdarları, Ahamenişlerin ilahi meşruiyet ve kozmik düzen vurgusunu benimseyerek İslami ve Türki geleneklerle bütünleştirdiler. Benzer şekilde Selçuklular ve Osmanlılar da geniş topraklarını yönetmek için Ahamenişlerin idari yapılarını benimsemiş, valileri ve eyalet özerkliklerini kullanarak bir imparatorluğun tutarlılığını simule etmişlerdir. Selçuklu yöneticileriyle başlayan bir zillulahul fil’arzeyn yani Allah’ın yeryüzündeki gölgesi olarak görülen yönetici fikrinin temellerini görmek zor olmasa gerek.

Bu imparatorluklarda, Kiros ve Daryuş tarafından kurulan yönetim simülasyonu temel bir gerçeklik haline geldi - imparatorlukların nasıl inşa edildiğini ve algılandığını belirleyen bir imparatorluk gücü simülakrı. Bu etki özellikle, Persepolis'in imparatorluk birliğinin ve ilahi lütfun temsili olarak sembolik işlevini yansıtan İsfahan'ın büyük camileri gibi anıtsal mimarinin Safevi kullanımında belirgindir.

Modern Zamanlara Kalan Miras

Kiros ve Daryuş tarafından yaratılan imparatorluk yönetimi simülakrı günümüzde de siyasi sistemleri şekillendirmeye devam etmektedir. Kapsayıcılık, standart yönetim ve altyapısal gelişim ilkeleri, hükümetlerin kurumlar, yasal çerçeveler ve ulusal kimlik sembolleri aracılığıyla birlik ve düzeni taklit ettiği modern devlet yönetiminde yankı bulmaktadır. Ahameniş modelinin kalıcı cazibesi, tarihsel bağlamını aşarak etkili yönetişimin zamansız bir temsili haline gelmesinde yatmaktadır.

İşte burası İran için zurnanın zırt dediği yer. Amerika Birleşik Devletleri’nin, ki İran gibi bir cumhuriyettir özünde, bu değerlerle dünyaya egemen olduğu dönemde Musaddık’ın devrilmesiyle başlayan sürecin kazananı olan mollalar tavşanın suyunun suyu bir simülasyon ve simulakr içinde debelenip kendi halklarının beynini yıkamaya çalışıyorlar. Rıza üretimin basit jest ve mimiklere, sembolik hareketlere ve görsellere indirgenmiş olmasının sebebi bu. Kiros ve Daryuş iktidarları için göz boyama yolunu seçtiklerinde bir planları vardı ve büyük bir imparatorluk ve imparatorluk mirası bıraktılar geride. Onların yarattığı temsiller zengin ve başarılı bir imparatorlukla desteklendiği için satraplık sistemi devam etti. Öyle ki Kiros’un azınlık politikası sebebiyle Yahudi toplumunu yok olmaktan kurtarması sebebiyle Kiros bugün Yahudi’ler tarafından Yahudi olmayan tek peygamber olarak kabul edilir ve adı caddelere, sokaklara, binalara verilir. Aynı Yahudi’lerin modern İran’a muhabbet beslemediği ortada.

Mollalar temeli olmayan ve gerçeklerle desteklenmeyen bir simülasyon yaratmaya çalıştılar ve bu hayal iskambil kağıdından kule gibi çöktü. Meddah oynatılmasının, soytarılara, şaklabanlara kadar düşülmesinin sebebi bu. Siz yine İran övün, övmeyin demiyorum. Gerçekten kadim ve zengin bir kültür. Ama bunu yaparken oltaya gelmeyin yoksa kendinizi meddah oyunun orta yerinde bulursunuz, haberiniz olmaz.