Tekilliğin Eşiğinde: Zihin, Makine ve İnsanlığın Geleceği - 1
Sibernetiğin Köklerinden Yapay Genel Zekaya: Norbert Wiener ve Modern Teknolojinin İkilemi
(Güncel yorum ve analizler için X.com (Twitter) hesabımızı takip edebilirsiniz: Analysint - For English After Syria: Türkiye's Africa Game and Russia's New Horizons)Hep altı kelimelik bir hikaye yazmak istemişimdir. İşte burada: Tekilliğin yakınında; hangi tarafta olduğu belli değil.
Buradaki atıf, Altman'ın girişiminden
çok daha farklı bir tona sahip olan ve çok daha iyi bir hikaye olan Ernest
Hemingway'in altı kelimelik hikayesine Altman'ın kısmen şifreli mesajı, Yapay
Genel Zekanın (Artificial General Intelligence - AGI) geliştirilmesine
yaklaşıldığı iddialarının hemen ardından geldi. Altman tekilliğin iki yüzü
derken neyi kastediyordu ve YZ'nin geliştirilmiş versiyonlarıyla ilgili tüm bu
yaygara, söylem, rekabet ve gelişmeler, göz önünde saklı duran daha büyük bir projenin
neresinde duruyor?
Turing Makinesi ve Church Turing Tezi
Gelişmelerin kökenine inmeye
çalışırsak, ateşi manipüle etme becerisinin elde edilmesi ya da en azından alet
kullanımından başlamak zorunda kalabiliriz. Homo Sapiens evrimi ve teknolojisinin bariz
kısımlarını atlayalım ve 20. yüzyıldan başlayalım. O kadar geriye gitmeye gerek
yok aksi takdirde İnsanlığın bütün tarihini yazmaya teşebbüs etmiş olacağız.
Bir milat gerekiyorsa bence başlangıç noktası önce Alan Turing’in Turing
Makinesi fikrini ortaya atması ardından doktora danışmanı Alonzo Church’le beraber
uzunca bir süre üzerinde çalışılmış fikirleri olgunlaştırarak Church-Turing Tezi’ne
önayak olmalarıdır. Bu miladı beğenmeyebilirsiniz. Kimisi Gödel’in eksiklik
teoremlerinde başlamak isteyebilir, ama özellikle bilgisayar, yapay zeka,
internet ve bunların zihin felsefesindeki yankıları açısından Church-Turing Tezi
daha önemli (Yine de bence Gödel’in bulguları çok daha derin bir gerçeğe işaret
ediyor).
Kısaca anlatmak gerekirse bir Turing
makinesi, sonsuz bir bant üzerindeki sembolleri bir dizi kurala göre manipüle
eden, hesaplamanın temel ilkelerini modellemek için kullanılan teorik bir
hesaplama cihazı. Church-Turing Tezi’yse, bir algoritmayı takip eden bir insan
tarafından gerçekleştirilebilen herhangi bir hesaplamanın bir Turing makinesi
tarafından da gerçekleştirilebileceğini belirtiyor ve Turing makinelerinin
mekanik hesaplamanın özünü yakaladığını ima ediyor. Aynı zamanda Church-Turing
tezi, tüm sistematik düşünce süreçlerinin mekanik hesaplama sistemleri
tarafından modellenebileceğini öne sürüyor:
Bu önemli. Eğer insan bilişi ve zihni algoritmik
ise, o zaman teorik olarak bir Turing makinesi ya da bilgisayar tarafından
simüle edilebilir. Bu da beynin bir bilgisayar gibi çalıştığını ve bilgiyi
algoritmik olarak işlediğini öne süren hesaplamalı zihin teorisini destekler. Eğer
biliş algoritmik olmayan süreçler içeriyorsa (örneğin sezgi, yaratıcılık), o
zaman insan düşüncesi Turing-bilgisayarlı sistemleri aşabilir. Roger Penrose
gibi bazı bilim insanları insan zihninin bazı kuantum süreçler neticesinde
varlık bulduğunu ve algoritmik olmadığını iddia ediyorlar. Bu görüşe göre hesaplama
ve algoritma manipülasyonu yoluyla gerçek bir zihin yaratılması mümkün değil.
Yarılma işte burada başlıyor. İnsan
zihni bir makine mi ya da işleyişi bir makineye mi benziyor? Bir bilgisayar
modeli gibi düşünülecek olursa insan zihnini ve nihayetinde bilinci, insanı
insan yapan farkındalığı ve hisleri kopyalamak hatta eksiklerini giderip bir süper
zeka ve süper bilinç yaramak mümkün mü? Bu sorulara verilecek cevaplar bizi
bugüne getirecekti. Başlangıç fikirlerini verdik ancak bu sorunlara ve
sorunsallara toplu halde en önemli cevapları verme çabası Sibernetik bilimini
ortaya çıkaracaktı. Neredeyse tek başına Sibernetik’in kurucusu olan Norbert
Wiener’i (1894 – 1964) yaşadığımız dünyanın esas babası olarak nitelendirirsem
abartmış olmam.
Sibernetik
Norbert Wiener, sistem teorisi,
robotik ve yapay zeka gibi alanları derinden etkileyen sistemlerde iletişim ve
kontrol çalışması olan sibernetiğin kurucusu olarak tanınan Amerikalı bir
matematikçi, mühendis ve filozof. Wiener, Sibernetik terimini 1948 yılında
yayınladığı “Cybernetics: Or Control and Communication in the Animal and the
Machine” adlı kitabında ortaya atmıştır ve alanı kurmuştur. Aynı zamanda
Kontrol Teorisi ile otomasyon ve robotik için kritik öneme sahip geri beslemeli
kontrol sistemleri için matematiksel çerçeveler geliştirmiştir. Bunlarla da
yetinmeyen Wiener, modern olasılık teorisi, istatistiksel mekanik ve finansın
temelini oluşturan Wiener süreci de dahil olmak üzere stokastik (rastgele)
süreçlerin matematiği üzerinde çalışmış.
Araştırmalarının odak noktası insan-makine
etkileşimi. Hem biyolojik hem de mekanik sistemlerdeki geri bildirim (feedback)
döngüleri hakkındaki fikirleri, hem insan-bilgisayar etkileşimi ve yapay zeka
alanındaki gelişmeleri öngörecek kadar vizyoner. Bitti mi? Hayır! Bir sistemin
çıktısını istenen bir hedefle karşılaştırarak kendi kendini düzenlediği geri
bildirim kavramını resmileştirerek termostatlar, otomatik pilotlar ve
uyarlanabilir algoritmalar gibi teknolojileri mümkün kılmış, gürültülü
sinyallerin ve stokastik süreçlerin filtrelenmesi üzerine yaptığı çalışmalar
sinyal işleme, iletişim ve veri analizinin temelini oluşturmuştur. Sibernetik,
robotik, otomatik kontrol sistemleri ve yapay zekânın gelişiminin önünü açtığı
gibi, biyoloji, mühendislik, bilgisayar bilimi ve psikoloji gibi disiplinler
arasında köprü kurarak alanlar arasında sistem düşüncesini teşvik etmiştir.
Kısaca, Sibernetik, zihni kendi
kendini düzenleyen bir sistem olarak modelleyerek, insan düşünce ve
davranışının makinelere benzer şekilde dinamik geri bildirim döngülerinden
kaynaklandığını öne sürer. Wiener'in çalışmaları, biyolojik ve mekanik
sistemler arasındaki paralellikleri göstererek Kartezyen düalizme meydan
okumakta ve zihnin materyalist bir görüşünü desteklemektedir. Oraya attığı
teorileri, bilincin geri bildirim süreçlerinden nasıl ortaya çıktığı ve
makinelerin insanlara benzer hedefe yönelik veya otonom davranışlar sergileyip
sergileyemeyeceği hakkında sorular ortaya atmaktadır. Bu haliyle Wiener'in
görüşleri, insanlarda ve makinelerde özerklik, özgür irade ve ahlaki sorumluluk
hakkında felsefi tartışmalara yol açmıştır.
Sibernetik, genişletilmiş zihin
hipotezine katkıda bulunarak bilişin sadece beyni değil, harici araçlar ve
sistemlerle etkileşimleri de içerdiğini öne sürer. Norbert Wiener'in Sibernetik
alanındaki öncü çalışmaları bilim, teknoloji ve felsefe için geniş kapsamlı
sonuçlar doğurmuş, hem canlılarda hem de makinelerde kontrol, iletişim ve geri
bildirim anlayışımızı şekillendirmiştir. Wiener'in görüşleri, zihnin geleneksel
görüşlerine meydan okumakta, sistemik doğasını vurgulamakta ve bilinç, özerklik
ve yapay zekâ etiği hakkındaki tartışmalara ilham vermeye devam etmekte.
14 yaşında üniversiteden mezun olan,
19 yaşında Harvard Üniversitesi’nden matematik alanında doktora derecesi alan
Wiener’in bir dahi olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Trajik olan yanıysa bir
pasifist olan, barıştan yana tavır alan ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hükümet
ya da askeriye tarafından fonlanan çalışmalarda yer almayı reddeden Wiener’in
görüşlerinin en çok bu çevrelerin ilgisini çekmiş olması ve makalenin devamında
görüleceği üzere siyasi ve askeri otoriteler tarafından fonlanan çalışmalara
önayak olması. Wiener otomasyonu ve makinelerin yardımını yaşam standartlarını
yükselip fakirliği bitirecek gelişmeler olarak görüyordu. Fikirlerinin milyarlarca
dolarlık servetlere sahip tekno-feodal ağaların yeni düzeninin temelini
oluşturacağını bilemezdi.